Kültür, insan hayatını çevreleyen maddi ve manevi değerlerden oluşur. Toplum tarafından geçmişten gelip geleceğe aktarılan öğretilerdir ki bu öğretiler insanların hayatını kolaylaştıracağı gibi kendilerini güvende hissetmelerini de sağlar. Bu bağlamda Tylor kültürü şöyle tanımlar:
“Kültür (ya da uygarlık) toplumun bir üyesi olarak insanoğlunun kazandığı bilgi, sanat, ahlak, gelenekler ve benzeri diğer yetenek ve alışkanlıkları kapsayan karmaşık bir bütündür (Güvenç, 1996: 101). Bu bütünün bir parçasını da geleneksel el sanatları oluşturmaktadır.
İnsanoğlunun varoluşundan itibaren günümüze kadar medeniyet el sanatlarıyla iç içe yaşamaktadır. El sanatları genel olarak insanoğlunun beslenme, barınma, süslenme gibi ihtiyaçlarını karşılarken zamanla toplumun duygularını, sanatsal beğenilerini ve kültürel özelliklerini yansıtır duruma gelmiştir. Bu bağlamda maddi kültür ürünü olan geleneksel el sanatları, geçmişten günümüze kültür aktarımı işlevini de yerine getirmektedir.
Geleneksel el sanatları için, farklı zamanlarda, birbirinden farklı tanımlar yapılmıştır. Barışta’nın geleneksel el sanatları tanımı şöyledir: “Göz duyumu ile algılanan mekânda yer kaplayan bir kitlesi, hacmi olan, güzel sanatlar dışında kalan, halk plastik sanatları ya bir ya da birden fazla kişinin hem yararlı hem güzel biçimler oluşturmak için teknik bilgi, el becerisiyle çeşitli araç, gereç kullanarak uyguladığı sanatlardır” (Barışta, 2005: 14).
Öter ise el sanatlarını şöyle tanımlar: “El sanatları salt ekonomik bir üretim faaliyeti değil; ulusal hafızayı, kültür mirasını, kimliği etkileyen yönleri ile sosyolojik, antropolojik ve folklorik boyutları olan bir kavramdır”( Öter, 2010: 174).
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı kayıtlarına göre el sanatı tanımı ise şöyledir; “Bir veya birden fazla sanatkârın bilgi ve becerisine dayanan, çevre şartlarına göre değişim gösteren, güzelin yanı sıra yararlıyı sunan, insan yaşamını kolaylaştıran, ihtiyaçlarını karşılayan, evde veya atölyede, ya bütün gün ya boş zamanlarda ya da belli dönemlerde üretilen geleneksel, bölgesel, fonksiyonel, estetik, artistik, sanatsal, dekoratif, dini ve sosyal açıdan sembolik karakter taşıyan, el, el aleti veya mekanik araçların yardımıyla yapılan ürünlerdir.” Geleneksel El Sanatları Anadolu’nun binlerce yıllık tarihinden gelen çeşitli uygarlıkların
kültür mirasıyla, kendi öz değerlerini birleştirerek zengin bir mozaik oluşturmuştur. Günümüzde el sanatları geleneksel amaçlar dışında toplumun her kesiminde hızlı bir değişim sürecine girmiş ve ekonomik kazanç getiren ürünler olarak değerlendirilmektedir.
El sanatları ürünlerinin zengin ve çeşitli olması, ülkemizde bu ürünlerin bir bölümünün geleneksel amaçları dışında kullanılması, günümüzde ekonomik nedenlerle yeni boyutlar kazanmasına sebep olmuştur. Bu süreci ise kültürel küreselleşme, kültür ekonomisi gibi etkenler
hızlandırmıştır.Bununla birlikte ürünün ve üretim sürecinin gelenekselliği, özgünlüğü, sürdürülebilirliği, kullanılan malzemenin, araç gereçlerin niteliği gibi sorunlar ve sorgulamalar da beraberinde gelmiştir.
Küreselleşme karşısında geleneksel kültürlerin korunmasının ve tanıtılmasının gerekliliği fark edilmiştir. Çünkü birçok alanda kendini hissettiren küreselleşme olgusu sadece ekonomik değil aynı zamanda sosyal, kültürel ve politik yönleri de olan bir süreçtir. Günümüzde teknolojinin gelişmesi ve bununla beraber kitle iletişim araçlarının çoğalması ve çeşitlenmesi ile birlikte dünya küçülmüş, iletişim sınırsız hale gelmiş, kültürler arası etkileşim hız kazanmış ve kültürün yayılma alanı genişlemiştir. Teknolojik, ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel boyutlu bu değişim; kültürler arası farklılıkları göz ardı ederek yerel, ulusal, bölgesel kültürü yok oluş tehlikesiyle de karşı karşıya bırakmıştır.