Saraçlık mesleğini hayatımızın bir parçası olarak gördüğümüz zaman, birkaç açıdan önemini de belirtmek gerekmektedir.
1-Tarihteki önemi açısından saraçlık mesleği,
2-El sanatları açısından saraçlık mesleği,
3-Aile ve yurt ekonomisine getirisi açısından saraçlık mesleği, olarak sınıflandırabiliriz.
Saraçlık Mesleğinin Tarihteki Önemi
Saraçlığın tarihi, MÖ yüzlerce yıl öncesine dayanmaktadır. Saraçlık, çok eski çağlarda, önce Lidyalılar tarafından ortaya çıkarılmış, Orta Asya Türklerinde
zirveye ulaşmıştır. Türklerin işlemeli olarak yaptıkları at takımları, ayaklarına giydikleri yanları postlu ve süslü yumuşak çizmeleri, tarihlere geçmiştir. Türkler
derinin işlemesini çok iyi bilmektedirler. Yaşadıkları coğrafyalarda saraçlık sanatını yaymış, bugünün Avrupa'sı da bu sayede Türklerden saraçlık sanatını
öğrenmiştir.Hâlâ Balkan ülkelerinin bazılarında eski Osmanlı-Türk Saraçhâneleri'nin kalıntılarına rastlanması bunlara delildir. Saraçlık sanatı, Ortaçağda teşkilâtlanan diğer sanat dalları gibi kendilerine ait bir yerde toplanmaya başlanmışlar, devrin bey ve sultanlarından çalışma ruhsatları almışlardır. Daha sonra
Fâtih Sultan Mehmed Han, İstanbul'u fethettikten sonra, saraçlara özel çalışma ruhsatı vermiştir. (www.mavirize.com/genel/saraclik-nedir.html.)
Fatih Sultan Mehmet, saraçlıkla meşgul olan insanlar için, dükkânlar yaptırmış, tüm saraçları bir araya toplayarak Saraçhâne adı verilen semti kurmuştur. Bugün
İstanbul'un Fâtih semtindeSaraçhâne adı verilen bir yerleşim yeri bulunmaktadır. Ancak, bu semt geçmişte büyük bir yangın gördüğü için, kül olmuş, semtten geriye sadece adı kalmıştır.(ÖTS,2000:2444)
Orta Asya bozkırlarında özgürlüğün tadını çıkaran atlar, Türklerle evcilleşmiş, tarihte kendisine bir kimlik kazandırmıştır. Ata hükmeden bir millet, elbette onu
rahat kullanmanın yollarını arayacaktır. Bu konuda en güzel örneği bize, Altay Dağları’ nın eteklerinde, Pazırık Vadisinde, beşinci kurgandan çıkarılan Hun halısı vermektedir.
“MÖ 3. yüzyıla ait olan halının üzerine atlı askerler ve onların atlara giydirdikleri kuşam takımları işlenmiştir. Atların üzerlerindeki halılara bakılarak, saraçlık
mesleğinin tarihçesi, yüzyıllar öncesine taşınabilmektedir.” (Özdek, 1990:40- 41-44)

El Sanatı Olarak Saraçlık Mesleği
İnsanlar günlük hayatlarını devam ettirebilmek için kendilerine bir meslek seçmek zorundadırlar. Bu zorunluluğu kimi insanlar bedensel kimileri zihinsel kimileri
de el becerisini kullanarak yerine getirmeye çalışmaktadırlar. El becerilerini kullanan insanların, emeklerinin karşılığını almaları çok zordur. Çünkü, eli ve yüreğiyle
iş yapan insanların, ortaya çıkardıkları ürünlerin eş değerini bulmak, neredeyse imkânsızdır. Bu yüzden çeyiz yazma geleneğinde, el emeği, göz nuru olan kız
çeyizlerinin maddî değeri verilirken, o günkü değerlerin çok üzerinde fiyat belirlenmektedir.
Geleneksel el sanatlarını öğrenme işi, büyük çoğunlukta baba mesleği olarak karşımıza çıkmaktadır. Saraçlık mesleği de bu mesleklerden birisidir. İnsanlar mesleklerini ustalarından öğrenirken zaman içerisinde kendileri de sanatlarına başka özellikler katmaktadırlar. Böylece sanatın özelliği ve özgünlüğü de burada ortaya çıkmaktadır.
Bir saraç, koşu atına mı yoksa yük taşıyıcı bir ata mı koşum takımı yapacağını çok iyi bilmelidir. Her iki koşu takımının farklı farklı özellikleri bilinmelidir ki, işin
gereği yerine getirilebilsin. Bundan dolayı saraçlık genel kültürü gerektiren bir meslek olarak karşımıza çıkmaktadır.

Aile ve yurt ekonomisine getirisi açısından saraçlık mesleği
İnsanlar toplum içerisinde farklı farklı alanlarda çalışarak kendilerine bir yer belirlemek zorundadırlar. Bu amaçla yola çıkan birey hem kendi çevresi hem de
ülkesi adına mesleğini yapmak ihtiyacını hisseder. Sivas ilinde saraçlık mesleği bir sorumluluk çalışması gerektirmektedir. Çünkü, Sivas' ta at çiftliklerinin varlığı, ata sporu olan cirit oyununun oynanması, faytonculuk yaparak geçimlerini sağlayan vatandaşların bulunması gibi özellikler, bu mesleğin devamının zorunluluğunu ortaya koymaktadır. Saraçlık mesleğini icra eden usta böylece hem kendi ailesine hizmet etmekte hem de ülkesinin kalkınmasına ekonomik yönden katkıda bulunmaktadır.

 

Kaynak: Okt. Nuran BAYGÜL*