Dericilik Osmanlı İmparatorluğunun yükseliş döneminde hızla gelişmiş ve Türk derileri dış ülkelerde aranır olmuştur. XVI ve XVII. yüzyıllarda dericilik en parlak devrini yaşamıştır. Osmanlı döneminde savaş gereçlerinin büyük kısmının özellikle deriden yapılması dericiliğin önemini artırmıştır. Ayrıca İstanbul ve Ankara müzelerinde bulunan XVIII. yüzyıla ait savaş elbiseleri, deri hurçlar, çok sayıda kitap ciltleri dericilik sanatının ne derece önemli olduğunu göstermektedir.
Türkiye’de deri sektörü 1993 yılından itibaren modern teknolojiye sahip makine ve yatırımlarla Organize Sanayi Bölgelerinde üretim yapmaya başlamış ve üretim kapasiteleri de büyük oranda artmıştır. Türkiye deri ticaretinde önemli olan ülkeler ; İtalya, Avustralya, İngiltere, İspanya, Yeni Zelanda, İrlanda, Fransa, Rusya Federasyonu, Almanya, Amerika, İran, Çin, Türk Cumhuriyetleri, Belçika dır.

Derinin tarihi, neredeyse insanlığın ilk dönemlerine kadar gitmektedir. Eski dönemlerde avcılıkla hayatlarını idame ettiren insanoğlu, avladıkları hayvanın etinden olduğu kadar derisinden de faydalanmıştır. Ve bu faydalanma her ne kadar şekil değiştirse de günümüze kadar varlığını sürdürerek gelmiştir. İlk dönemlerde korunma, sağlık, ısınma gibi amaçlarla kullanılan deri, günümüzde aynı amaçlarla beraber giyim, süs, dekor, aksesuar sanat, moda gibi alanlarda da sıkça kullanılan bir materyal olarak karşımızda durmaktadır.

Daha yakın zamanlarda, binek hayvanlarının eyer ve semerlerinde de sıkça tercih edilen deri, günümüzde bu alanda çok yaygın kullanılmasa da döşemecilik alanında deri kullanımı daha fazla şekilde yaygınlaşmaktadır. Anadolu’daki bu dericilerden öğrendiğini yazar. Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u fethettiğinde ilk önce Kazlıçeşme’de deri sanayisinin kurulmasını emretmiştir. Hemen hemen tüm parçalarından faydalanılan derinin atıkları; tıbbi alandaki ilaçlardan jelatin yapımına, sabun üretiminden kedi köpek mamasına kadar birçok alanda değerlendirilmektedir.

Bunun yanı sıra deriden ayrıştırılan yün, tekstil ürünlerinde kullanılmaktadır.  Türk deri tarihine bakıldığında yine ilk gelişmiş deri sanayisinin Osmanlı’da II. Mahmut döneminde İstanbul Beykoz’da kurulan bir deri tabakhanesi ile başladığı bilinmektedir. O dönemlerde ağırlıklı olarak Osmanlı ordusu için üretim yapan bu tabakhane, Kurtuluş Savaşı döneminde de askerlere çarık üretmek için faaliyette bulunan bir tesis olmuştur. Türk kültüründe dericilik oldukça köklü bir zanaat ve sanat alanıdır.

Bugün deriden üretilen tüm materyallerin köklerini oluşturan bu eski dönem dericilik, o yıllarda daha fazla sanat ağırlıklı bir işlevselliğe sahipken, günümüzde, serbest piyasa ekonomisi, sanayinin gelişimi, ülkeler arası ticaretin geldiği aşama ve ihtiyaçların artmasıyla bir tüketim aracına dönüşmüştür diyebiliriz. Eski dönemlerde deriye ulaşmak belki çok daha kolaydı ancak onu işlemek bugünkü kadar kolay değildi. (Bugün bile kendi şartlarına göre zordur). Günümüzde dericilik onlarca farklı alana hizmet eden bir sanayi koludur. Hammadde olarak kullanılmasından tutun da, bir ürün olarak kullanılmasına kadar pek çok aşama, emek, uğraş, zaman ve sabır gerektiren bir üretim sürecini kapsamaktadır. Sonuç olarak deri, asırlarca süren bir gelişimin tarihine sahiptir.  Geçmişte insan hayatının vazgeçilmez gereçlerinden biri olan deri; günümüzde de öneminden ve değerinden hiçbir şey kaybetmeyerek, günlük hayatımızdaki yerini korumuştur.

Dünyanın en eski mesleklerinin başında gelen dericilikte, ilk dönemlerde küçük aile işletmelerinde geleneksel yöntemlerde ham derinin işlenmesi gerçekleştirilirken, 1900’lü yıllarla birlikte sanayi endüstrisi olarak üretim başlamıştır. Bu süreç ile birlikte deri giyim, deri ayakkabı ve saraciye ürünleri sanayisinde de paralel bir gelişim yaşandığı görülmektedir.

Deri üretiminde 1970’li yılların ortalarına kadar, sanayide gelişen ülkelerin ön planda olduğu görülürken, bu tarihten 1990’lı yılların başlarına kadar, deri üretiminin az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere doğru kaymaya başladığı bilinmektedir. Bu değişimi yaratan ana faktörler ise, yoğun emek-iş gücü ihtiyacı, emek maliyetlerinin yüksekliği ve çevre kirliliğidir.

Deri üretiminden uzaklaşan gelişmiş ülkelerin ise getirisi daha yüksek olan teknoloji yoğun ürünlere ağırlık verdiği gözlemlenmiştir. Buna bağlı olarak bu yıllarda başta Kuzey Amerika ülkeleri olmak üzere Almanya, Fransa, İngiltere, Avusturya ve İtalya’da dericilik sanayisinde bir gerileme döneminin başladığı ortaya çıkmıştır.

Gelişmekte Olan Ülkelerde Dericilik

Dericiliğin gelişmiş ülkelerden gelişmekte olan ülkelere geçişinde rol oynayan bazı faktörler bulunmaktadır. Bunları şöyle sıralayabiliriz;

  • Gelişmekte olan ülkenin ham deri üretim miktarının daha yüksek olması.
  • İş gücü ve diğer üretim girdi maliyetlerinin düşük olması.
  • Coğrafi konumlarının hammadde üreten ülkelere daha yakın olması.
  • Alım gücü yüksek olan ülke pazarlarına yakınlık durumu.
  • Uygulanan ihracat ve yatırım teşvik politikalarıdır.

Geleneksel olarak sanayinin bilindiği, ham derinin bol olduğu, ucuz iş gücü ve büyük bir iç pazar varlığı oplan ülkelere sektörde büyük avantajlar kazandırmıştır. Bunlar Brezilya, Pakistan, Hindistan, Türkiye, Meksika ve Arjantin’dir. Bu ülkelerin yanı sıra Çin, Tayvan, Güney Kore ve Tayland gibi ülkelerde de  yabancı sermaye yatırımlarına- sağlanan kolaylıklar da dericiliğin ilerlemesinde öncü rol oynamıştır.

Bunların dışında Romanya ve Vietnam’ın, işlenmiş deri ithalatında sergiledikleri öncülükle ayakkabı ve deri giyimde oldukça ön plana çıktıkları da görülmektedir.

Dünyanın Deri Liderleri

Elinde en iyi teknolojiyi ve yenilikçi tasarımları  bulunduran İtalya, Almanya, İspanya ve Fransa gibi ülkeler, günümüzde dünya deri piyasasına yön verir duruma gelmişlerdir. Özellikle de Çin, günümüzde dünyanın en büyük deri üreticilerinden biri olmuştur. Bunun en büyük nedeni ise, ülkedeki yabancı sermayeli teşebbüslerin deri üretimini sürekli artırmalarıdır.

Çin’in yanı sıra;  Pakistan, Hindistan, Hong Kong ve Güney Kore, dünya deri ürünleri ihracatında en ön sırada gelmektedirler. Bu ülkeler ham deri bolluğu, ucuz iş gücü, büyük bir iç pazarın varlığı gibi avantajları elinde bulundurur. Türkiye ise dünya deri tedarikçileri sıralamasında 11. sırada yer almaktadır.

Dünya genelinde deri ihracatı durumu incelendiğinde, ihracatta ayakkabı sektörünün ilk sırada yer aldığı görülmektedir. Ayakkabı sektörünü sırasıyla saraciye ürünleri takip etmektedir.

Yarı işlenmiş ve işlenmiş deri ihracatı 3. sırada, kürkten eşya ile deri giyim eşyası ihracatı ise 4. sırada bulunmaktadır. Dünya deri ve deri ürünleri ihracatında Çin ilk sırada yer alırken, Çin’i sırasıyla İtalya, Vietnam, Fransa, Almanya, Belçika, Hindistan takip etmektedir. Türkiye ise dünya ülkeleri arasında deri ihracatında 16. sırada bulunmaktadır.

Dericiliğin Tarihçesi
Deri
Deri